Home
SANITAS MAGISTERIUM EDUCATION
Workspaces and Experiences
Lecture Notes
Course Videos
International Journal of Health Administration and Education
Online Books
International Meetings
Stories To Myself
Contact
 Quick Access
- Home Page
- About Us
- Services
- News
- Articles
- Contact
SERVICES
HomeServices « back
Örgütler ve Bürokrasi..

 çeşitli web sitelerinden eğitim amaçlı alınmıştır 

Örgütü nasıl tanımlayabiliriz?

Örgüt içindeki insan davranışlarının incelenmesi olarak da tanımlanan örgütsel davranış, insan davranışlarını içinde yaşadığı çalışma ortamında incelemekte ve bir ölçüde de bireyin örgütten ne şekilde etkilenerek davranış değişikliği gösterdiğini irdelemektedir. Böylece örgütsel davranış örgütü, insanın kendisini ve davranışlarını inceleme konusu yapmaktadır. Bu üç kavram da birbiriyle yoğun bir etkileşim içindedir. Örneğin bireysel davranışı örgütü göz önüne almaksızın inceleyebiliriz. Ancak, örgüt hem bireyi etkileyip hem de bireylerin davranışlarından etkilendiği için, insan davranışlarını içinde yaşadığı örgüt hakkında bilgi sahibi olmadan tam olarak anlayamayız. Benzer bir biçimde örgütü de içinde çalışan insanları göz önüne almadan inceleyebiliriz. Ancak, bu daha önce de belirtildiği gibi yeterli değildir. Örgütsel davranış böylece üç faktörün karmaşık etkileşimi sonucu oluştuğu için hem her üçünü ayrı ayrı bilmek hem de her üçünün etkileşimi sonucu oluşan bütünü göz önüne almak durumundayız.

Örgütsel davranışın konuları nelerdir?

Örgütsel davranış birey, grup, örgüt ve çevre değişkenlerini kapsayan bir ilgi alanı içinde çalışır. Böylece örgütsel davranış aşağıdaki konuları kapsayan bir bütünü irdeleme amacındadır. Bunlar;

 

– İnsanların davranışları,
– Yönetim süreci,
– Yönetim sürecinin içinde yer aldığı örgüt veya örgüt kapsamı,
– Örgüt süreci içinde işleyen çalışma düzeni veya işin yapılışı,
– Örgüt dışında yer alan çevre ile örgütün etkileşimidir.

 

Şimdi bu gelişimi bir şekil ile gösterelim. Şekil 1. 1. bu süreci göstermektedir. Resmi bir örgüt birbiriyle ilişkili ve devamlı değişen bir faaliyetler yumağından oluştuğu için insan davranışları bu yumağın içinden izole edilemez. Bu nedenle insan davranışlarını örgütü oluşturan değişkenlerle birlikte ele alıp incelemek zorundayız. Bu nedenle örgütsel davranış, örgütün resmi yapısı, yapılan iş, uygulanan teknoloji, işi yaparken uygulanan yöntemler, insanların davranışları, yönetim süreci ve dışsal çevre ile olan etkileşim içinde ele alınmalıdır. Bu değişkenler karşımıza dört önemli faktörü veya parametreyi ortaya çıkarmaktadır.

Örgütsel davranışın çerçevesi

Bunlar;

 

– Birey
– Grup
– Örgüt ve
– Çevredir.

 

Bu dört parametre etkileşim içinde örgütsel davranışı etkilemektedir. 

Birey: Örgütler, içinde çalışan bireylerden oluşur. Bu nedenle birey, örgütsel davranışın merkezi bir elemanıdır ve ister tek başına, ister grup içinde olsun örgütün beklentilerine cevap veren veya dışsal çevreden etkilenerek örgütü etkileyen bir faktördür. İnsanların ihtiyaçları ile örgütün beklentileri uyuşmadığı veya karşılanamadığı zaman örgütte çatışmalar veya engellenmeler ortaya çıkar. Bu durumda yönetimin görevi bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan uygun bir çalışma ortamı yaratarak hem bireylerin ihtiyaçlarını, hem de örgütün amaçlarına ulaşımını sağlamaktır.


Birey neden örgüt içinde önemli bir faktördür?

Grup: Gruplar her örgüt içinde yer aldığı gibi çalışma ve başarı için gerekli bir faktördür. Örgütler çalışma gruplarından oluştuğu gibi her birey de bir çalışma grubunun üyesidir. Böylece informal gruplar, bireylerin sosyal gereksinimleri için ortaya çıkarlar. İnsanlar ve gruplar çeşitli biçimlerde birbirini etkileyerek grup liderliğini ve grup hiyerarşisini oluştururlar. Grup baskısı grup üyelerinin performanslarını ve başarılarını etkilemede önemli bir rol oynar. Bu nedenle grup yapısını anlamak, bireysel davranışı anlamak açısından önemli bir katkı sağlar.

Örgüt: Birey ve grup resmi bir örgüt yapısı içinde varlıklarını sürdürürler. Yönetim tarafından oluşturulan bu yapı birey ve grup arasındaki ilişkilerin gelişmesinde hem bir düzen ve sistem sağlar, hem de örgütün amaçlarının gerçekleşmesine katkıda bulunur. Bu resmi yapı içinde bireyler örgütsel aktivitelerini yerine getirerek kendi amaçlarının da gerçekleşmesine hizmet ederler. Böylece davranış örgütsel yapıdan, teknolojiden, liderlikten, örgütsel sürecin planlanıp, yönlendirilip, kontrol edildiği yönetim sisteminden etkilenir.

Çevre: Her örgüt onu saran geniş bir dışsal çevrenin fonksiyonudur. Yani çevre, örgütü teknolojik ve bilimsel gelişmelerle, ekonomik aktivitelerle, kültürel ve hükümet kararlarıyla etkileyerek farklılaştırır. Örgütün çalışmaları, ürettiği ve yaptığı işlerde çevreye çeşitli biçimlerde yansır. Örgüt, çevrenin yapısına, beklentilerine, sosyal ve ekonomik gereksinimlerine katkıda bulunarak onun da gelişmesine hizmet eder. Böylece, her birey belirli bir çevreden geldiği için çevre ve birey etkileşimi örgüt içindeki davranışlara yansır. Davranışlar da örgütün başarısını etkileyerek onu devamlı ve güçlü kılar veya tam tersi gerçekleşir. Çevre koşulları eğer bireyi olumsuz etkilerse ve bireyin davranışları örgütün yapısına ters düşerse yani örgüt kültürü ve çevresel kültür zıt bir durum oluşturursa, bu durumda uyumsuzluk sonucu örgütsel çatışmalar ve başarısızlıklar doğar.

ÇALIŞMA SORUSU 

Örgütsel davranışı oluşturan dört temel faktör nelerdir? Bu faktörlerden birinin eksik oluşu örgütsel davranışı anlamamızı etkiler mi?

KÜRESELLEŞME 

Küreselleşme, değişen işgücü, yeni istihdam stratejileri, bilgi teknolojileri, iş takımları, iş ahlakı gibi konuları genelde örgütsel davranışın yeni konuları arasında yer almaktadır. Bu ve diğer konuları anlayabilmek ve örgütsel davranış konusunda çalışma yapacak araştırmacılara yardımcı olabilmek amacıyla bu dalın odaklandığı beş temel öncül veya bağlaç bulunmaktadır. Bu kavramsal bağlaçlar genelde örgütsel davranış araştırmacılarının nasıl çalışabileceklerine ya da çalışmaları gerekeceğine yardımcı olmak ve düşüncelerini bu yönde kullanmalarını sağlamak amacıyla ortaya konmuşlardır. Şimdi bu beş temel bağlacı kısaca özetleyerek açıklayalım:

Örgütsel davranışın beş temel çalışma bağlacı

Disiplinlerarası Bağlaç

Tıpkı diğer sosyal bilimlerin bazılarında olduğu gibi örgütsel davranış disiplini de bilgilerini sadece kendi alanında yapılmış olan araştırmalardan değil kendi alanıyla ilgili diğer disiplinlerde yapılmış araştırmalardan da faydalanarak biriktirir. Diğer bir deyişle örgütsel davranış disiplinlerarası bir yapıya sahiptir. Sosyal bilimlerle ilgili geleneksel disiplinlerin hemen hepsinin örgütsel davranışa katkıları olmakla birlikte, sosyoloji ve psikolojinin etkileri çok büyüktür. Psikoloji, özellikle bireysel davranış ve bireylerarası davranışların anlaşılmasında katkılar sağlarken, sosyoloji takım dinamikleri, örgütsel toplumsallaşma, örgütsel güç ve sosyal sistemin diğer boyutları konularında çeşitli katkılar sağlar. Antropoloji disiplini, örgüt kültürü, politik bilimler ise örgüt içi politikalar ve güç konusunda çeşitli bilimsel katkılar sağlar. Mühendisler, örgütsel davranışa üretim konularında belirli katkılarda bulunarak önemli bir rol oynarken, ekonomistler örgütsel davranışın başlangıç dönemlerinde örgütsel güç, karar verme ve görüşme teknikleri konusunda katkılar sağlamışlardır.

Bunun dışında bazı yeni disiplinlerin de örgütsel davranışa katkıları olmuştur. Örneğin; iletişim disiplini, elektronik posta (e- mail) ve bunun dinamiklerinin anlaşılmasında, ortak kültür ve toplumsallaşma süreçlerinde çeşitli yardımlar sağlamıştır. Bilgi sistemi konusunda çalışan yazarlar, özellikle bilgi teknolojilerinin, takımlar, karar verme ve öğrenen örgüt yapılarına etkilerini anlamada önemli yararlar sağlamışlardır. Örgütsel davranışın gelişim sürecinde bu dalda çalışan yazarlar, hem geleneksel hem de yeni ortaya çıkan disiplinlerden kendileriyle ilgili bilgileri transfer etmeye devam edeceklerdir.

Bilimsel Yöntem Bağlacı

Örgütsel davranış bilimcileri örgüt konusundaki hipotezleri test etmek ve bunları doğrulamak amacıyla bilimsel yöntemi kullanırlar. Bilimsel yöntem sadece bir araştırmada takip edilmesi gereken aşamaları değil, aynı zamanda daha önce açıklanamayan olayları ve şartları da sistematik bir biçimde anlamalarına yardımcı olur.

Durumsallık Bağlacı

“Bir şeye bağlı olma ve ona göre” sözcüğü genellikle örgütsel sorunların çözümünde örgütsel davranış bilimcilerinin çok kullandığı bir kavramdır. Bu cümle bazen araştırmacıları engelleyici olsa da örgütsel olayları anlamada ve geleceğe dönük tahminler yapmada önemli bir konudur ve buna durumsallık yaklaşımı demekteyiz. Bu özel bir hareketin farklı ortamlarda farklı sonuçları olabileceğini ifade eder. Diğer bir deyişle, hiçbir çözümün her durumda en iyi çözüm olmadığını ifade eder. Bir durumda en iyi çözüm olarak gördüğümüz bir şey, bir başka ortamda en iyi olmayabilir. Halbuki örgütsel davranış teorisyenleri başlangıç yıllarında her durumda en iyi biçimde kullanılabilecek çözümler aramışlardır. Durumsallık yaklaşımında ise hiçbir şeyin tek bir çözümü yoktur. Bu durumda bir sorunla karşılaştığımız zaman bu durumu en iyi biçimde analiz ve teşhis edip, bu duruma uygun strateji ve çözümler geliştirmemiz en iyi yol olacaktır. Ancak bu olguyu uçlara taşımamamız gerekir. Genelde küresel kuramların basitliği ve durumsallık arasında kurulacak bir denge önem taşımaktadır.

Çok Yönlü Analiz Bağlacı

Örgütsel olaylar genelde üç düzeyde incelenir. Bunlar; bireysel, takım ve örgütsel boyuttaki analizlerdir. Bireysel düzey, bireylerin karakteristiklerini, çalışanların davranışlarını ve düşünce sistemlerini ele alır. Örneğin; güdü, algı, kişilik, tutumlar ve değerler gibi. Takım düzeyindeki analizlerde ise bireylerin ilişkileri ve etkileşimleri önemlidir. Bu takım dinamikleri, karar süreçleri, güç, örgütsel politikalar, çatışma ve liderlik gibi bir takım konuları kapsar. Örgütsel düzeyde ise çalışanlar arasındaki iş ilişkilerinin yapısı ve örgütlerin çevreleriyle olan ilişkileri incelenir.

Örgütsel davranış konuları bir tek düzey ile ilgili olmasına rağmen, genelde analizler her üç düzey ile ilgilidir. Örneğin; iletişim konusunu ele aldığımız zaman bu konu hem bireysel davranışı hem de takım dinamiklerini ilgilendirir. Aynı zamanda örgütün yapısı da etkileşim sürecini etkiler. Bu nedenle örgütsel davranışla ilgili konular genelde bir değil her üç düzeydeki yani birey, takım ve örgüt düzeyindeki analizlerin birlikte yapılmasını içerir.

Açık Sistem Bağlacı

Örgütsel davranış bilimcisi aynı zamanda bir ekolojist olmak durumundadır. Yani yöneticiler bir örgüt içinde ekolog gibi davranmak ve örgüt sistemini çevrelerindeki diğer sistemlerle ilişki içinde, bunlardan etkilenen ve aynı zamanda bu çevreyi etkileyen bir yapı içersinde örgüte bakmalıdırlar. Örgütü yaşayan bir sistem olarak görmek ve bu sistemin daha büyük sistemlerle ilişkili olduğunu öğrenmek beşinci bağlacımız olan konuyla yakın ilişkilidir. Yani örgütsel davranışta örgütler açık bir sistem olarak nitelenmektedir. Bu örgütün birbiriyle ilişkili parçalardan oluştuğunu ve bunların birbirleriyle uyumlu bir biçimde çalıştığı zaman, örgütün başarılı bir bütün oluşturacağını ve bunun örgütün çevresinde yer alan diğer sistemleri de etkileyeceğini ve ona yansıyacağını ifade eder.

Örgütü açık bir sistem olarak nitelendirdiğimiz zaman bu sistemin dışarıdan bir takım kaynaklara ihtiyacı olduğunu (örneğin, hammadde, işgücü, bilgi, finansal destek ve alet gibi) ifade eder. Örgüt kullandığı teknoloji ile (teçhizat, çalışma metotları, bilgi) bu girdileri çeşitli çıktı veya ürüne dönüştürmekte ve çevreye ihraç etmektedir. Örgüt daha sonra bu çevreden aldığı geri bildirim (feed back ) ile bu ürünlerin uygunluğunu veya sorunlarını öğrenmekte ve tekrar üretimde bunları düzelterek geleceğe ilişkin çıktıları üretmektedir. Bu dairesel devinim, ideal ve kendi kendine yeterli olduğu sürece örgütler varlıklarını sürdürmeye devam ederler.

Buna karşın, kapalı sistemler ise sınırlarındaki herşeyden bağımsız olarak hareket eder. Yani kendisini çevresinden soyutlayan ve bütün kaynaklarını yaşamak için kullanan sistemlerdir. Örgütler hiç bir zaman kapalı birer sistem olamazlar, ancak çok düzgün ve değişmeyen bir çevrede yaşadıkları takdirde nispeten kapalı bir sisteme dönüşebilirler ve çevrelerini ihmal ederek varlıklarını sürdürürler. Özellikle monopolistik işletmeler daha çok kapalı sistemlerdir. Çünkü, bunların müşterilerinin ve hissedarlarının düşüncelerini ihmal ederek, bunları dinlemeyerek, onların düşüncelerine cevap vermeden üretim yaptıklarını bilmekteyiz (McShane and Von Glinow, 2000).

 

OKUNACAK PARÇALAR : ÖNEMLİ 

http://www.universite-toplum.org/text.php3?id=379

 

Home | About | Workspaces | Lecture Notes | Course Videos | Articles | News | Online Books | International Meetings | Contact | Tags © All Rights Reserved