Küreselleşme, en basit bir biçimde dünyadaki örgüt ve insanların birbirine bağlanmasıdır. Hangi büyüklükte olursa olsun, örgütler hızla değişen dünyamızda küresel ekonominin koşullarıyla rekabet etmek ve küresel ekonomiye dahil olmak durumundadırlar. Dünya ülkelerinin ticari örgütleri ve insanları birbirine bağlandıkça, ülkelerin iletişimini etkileyen kültürel, politik ve dini engeller de zamanla ortadan kalkacaktır. Bu iletişimde ise küresel yöneticilere büyük bir rol düşmektedir. Bu da küresel yöneticilerin belirli birtakım niteliklere sahip olmasını gerektirmektedir. İnsanlar yaşadıkları dünyanın dışına çıktıklarında veya kendi kültürlerinden farklı dünyalara gittiklerinde yöneticiler kendileri gibi olmayan insanlarla çalışmak ve onları yönetmek durumunda kalırlar. Böylece yönetimlerini ve davranışlarını bu kültürlerdeki insanların değer ve geleneklerine göre değiştirmek, bunlara uyum sağlamak, bu farklı ortamı öğrenmek durumundadırlar. Örneğin; Amerikalı bir yöneticiyseniz ve Çin’de çalışmak durumundaysanız davranışlarınızı ve beklentilerinizi hatta politik tutumlarınızı bile bu kültüre uygun düşecek şekilde değiştirmelisiniz. Yani bir insanla ilişki kurarken davranışlarınıza dikkat etmeli ve yaklaşımlarınızı belirli protokol kurallarına göre yapmalısınız. Çünkü bu faktör Çin geleneğinde büyük önem taşımaktadır. Benzer bir biçimde Avrupalı başarılı bir yöneticiyseniz, bir ülkeden bir diğerine dolaşıyorsanız, hatta Avrupa Birliği’ne üye ülkeler içinde bulunsanız bile üye ülkelerin kültürel değerlerine saygılı olmanız ve onların kültürel kalıplarını öğrenip, yönetiminizi bunlara uyum sağlayacak biçimde değiştirmeniz gerekecektir. Örneğin; İtalyansanız Almanya’nın resmi kalıplarına; Türk ve Müslümansanız Suudi Arabistan’da çalışacaksanız bu ülkenin kalıplarına uygun davranmak zorundasınız. Dünyadaki büyük küresel pazardan avantaj sağlamaya çalışan şirketler, bu konuda başarı için daha büyük bir şansa sahiptirler. Çünkü büyük şirketlerin yöneticileri bu pazardaki kültürleri tanıma ve onları anlama konusunda daha büyük bir gayret içerisindedirler. Örneğin; McDonalds restoranlar zinciri bu global pazarda başarılı olmuş şirketlerden biridir. Bunun da nedeni yöneticilerinin farklı kültürleri anlama gayretinden kaynaklanmaktadır. Amerika’daki fast food pazarı rekabet sonucu daraldıkça, McDonalds şirketi restoranlar zincirini franchising yöntemiyle dünyaya açmıştır. Örneğin; bu şirketin Moskova’daki bir şubesi bir günde 50. 000 müşteriye hizmet sunabilmektedir. McDonalds, Hindistan gibi et yemeyen veya dana eti yemeyen, daha çok sebze yemeyi tercih eden bir ülkede bile köftelerini sebzeden veya kuzu etinden imal edip müşterilerine satabilmektedir. Bilindiği gibi bu ülkede inek kutsal bir hayvandır ve eti yenmesi dince günahtır. Ülkemizdeki bir örneğini ise McDonalds burgerlerinin yanında ikram edilen ayranla görebilmekteyiz. Bizim kültürümüzde ayran çok geleneksel bir içecek olduğu için Pepsi Cola ve Fanta’nın yanında ayran da ısmarlayabilirsiniz. Halbuki, dünyanın başka ülkelerinde ayran bilinen bir içecek olmadığı için menüde yer almaz. Aynı şekilde Fransa’da McDonalds burgerleri şarapla birlikte satılabilmektedir. Çünkü bu kültürün geleneğinde yemekle beraber mutlaka şarap içilir. Görüldüğü gibi kültüre uyum, küresel ekonomide başarı için en önemli etken olmaktadır. Başka ülkelerin kültürlerini ve farklılıklarını anlamada başarısız olan şirketler ise sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Yöneticilerin karşılaştıkları bir diğer sorun ise, aynı ülkede yaşayan farklı alt kültürlere ilişkin davranış ve tutumlardır. Yani etnik, din, cinsiyet, yaş, bölgesel farklılıkları nedeniyle kültürdeki farklılıklar da bir diğer sorun alanıdır. Her bireyin bir kültür içinde bir alt kültürün üyesi olması nedeniyle dünyaya bakış açısı farklılık taşır ve içinde bulunduğu bu yapıdan etkilenir. Eğer bu konuda aktif bir yönetici değilseniz kültür içindeki bu tür farklılıklar da yanlış anlamalara, çatışmalara ve sonunda verim düşüklüğüne neden olabilirler. Örneğin; Texoca Petrol şirketinin yöneticileri Afrika kökenli Amerikalılara karşı kullandıkları ırkçı bir dil ve onları işe almadaki ayrımcılıkları nedeniyle büyük zararlara uğramışlardır. Böylece bu şirketin imajını zedelemişlerdir. Yöneticiler beş temel nedenle kültür içinde bu farklılıkları öğrenmek ve onlarla mücadele edip yönetmek durumundadırlar. Bunlar; – Yaratıcılığı arttırmak, – Esnekliği sağlamak, – Yeni üyeler almak, – Daha iyi bir pazarlama yapmak, – Maliyeti azaltmaktır. Şimdi bu beş amacı kısaca açıklamaya çalışalım: - Yaratıcılığı arttırmak: Burada farklı temel ve kültürden gelen çalışanlar karmaşık sorunlara farklı bakış açıları ile farklı çözümler sunabilmektedirler. Bunun sonucunda heterojen takımlar ve örgütler daha kolay çözümler ve daha yaratıcı personel ile başarılı olabilmektedir. - Esneklik: Farklı bakış açılarına sahip örgütler daha esnek bir örgüt yapısına sahip olup, çevrenin değişik taleplerine daha uygun cevaplar verebilmektedir. - Yeni üyeler almak: Farklı kültürden gelen insanları başarılı bir biçimde yönetmek, yetenekli işgücünün bu örgütlere müracaatını ve katılımını sağlamakta, böylelikle insan kaynağı genişleyen ve yenilenen örgütler amaçlarında daha başarılı olabilmektedir. - Pazarlama: Farklı işgücü yapısı şirketin pazarlama potansiyeli ve yeteneklerini de arttırarak ürünleri daha geniş bir kitleye sunmada başarı sağlamaktadır. - Maliyeti azaltma: Burada da etkili bir yönetim ve farklı kültürlerden gelen insanlara olumlu bakış açıları ile çalışanların işten ayrılma, işe gelmeme ve iş değiştirme oranları azaldığından, şirketin işgücü ile ilgili maliyetlerinde azalmalar yaratılmaktadır. Böylece farklı kültürlerden gelen insanları başarılı bir biçimde yönetme örgütü diğer şirketlere kıyasla rekabette daha avantajlı bir hale getirebilmektedir. Küresel yöneticinin rolü böylece daha önceki yöneticiye kıyasla diğer kültürleri anlama, gözleme ve öğrenme konusunda başarılı olmak ve farklı bakış açıları geliştirmektir. Bu nedenle başarılı bir küresel yönetici her şeyden önce kozmopolit bir yapıya sahip olmalı, ben merkeziyetçi (etnocentrik) olmamalıdır. Diğer bir deyişle küresel yönetici başka kültürden gelen insanlara açık ve esnek olmalı, onları kategorileştirmeyip, dışlamamalıdır. Küresel yönetici bu nedenle yoğun bir iletişim ihtiyacı içindedir. Çünkü diğer kültürlerin sözel ve sözel olmayan iletişim biçimlerini öğrenmek ve bunların anlamlarını çözmek zorundadır. Böyle bir iletişim ise bir çok insanla sık sık beraber olmayı, onların dillerini öğrenmeyi gerekli kılmaktadır. Küresel yönetici, kültür konusunda hassasiyete sahip, diğer kültürlerin farklı değer ve normlarına saygılı olduğundan, bu iletişim sonucunda farklı kültürdeki insanlarla daha iyi ve etkili ilişki kurmak zorundadır. Bu tür bir etkili iletişim ise yöneticiyi kültür şokundan koruyacak, ona rehberlik edecektir. Küresel yönetici, kültürel farklılıkların iş performansını nasıl etkileyeceğini, çalışanları nasıl güdüleyip, nasıl ödüllendireceğini hatta nasıl disipline edeceğini de bilmek zorundadır. Böylece her kültürün işi başarmadaki en iyi yönlerini alarak, bunları yönetimi içinde eritip, farklılıkları giderip yeni bir örgüt kültürü yaratarak örgütü yeniden organize edip, yeni bir vizyon sağlayabilmelidir. Kozmopolit, küresel yönetici, başka kültürlere saygılı ve onların bu farklılıklarına olumlu yaklaşan bir kişidir. Bu olumluluğu ve onlara duyduğu saygı, o kültürde yaşayan insanlar tarafından da algılanmalı ve hissedilmelidir. Ancak bu karşılıklı etkileşim ve saygı yöneticiyi başarılı kılar. Kozmopolit yönetici örgüt içindeki belirsizlikleri tolere edebilmeli ve beklenmedik durumlar karşısında rahatsızlığını belli etmemelidir. Küresel yönetici diğer insanlarla olan ilişkilerinde onları yargılamadan, kültürel farklılıklarını kabul ederek, bunları doğru ve yanlış biçimde belirtmeden anlayışla karşılamalıdır. Son olarak kozmopolit yönetici tutarlı ve ısrarlı olmalıdır. Yüklendiği görevi her zaman kendi kültüründe olduğu gibi aynı biçimde ve zamanında tamamlamayabilir ama yönetici bu konuda ısrarla mücadele edip, başarmaya çalışmalıdır. Kozmopolit bir yönetici, başında bulunduğu küresel şirketin örgüt kültürünü yine içinde yaşadığı ulusal kültüre ve örgüte özgü bir biçimde algılar. Şirketin yerel merkezi nerede olursa olsun, bu şirketin farklı bir ulusal kültür içinde yürüttüğü faaliyetler, o ulusun kültürel özelliklerini yansıtacaktır. Kozmopolit bir yönetici bu gibi farklılıkları dikkate almak ve onları örgüt içinde işler hale getirmek zorundadır. Diğer bir deyişle küresel yönetici küresel düşünecek ve yerel örgütün veya ulusal kültürün değerlerine uyum sağlayarak çalışacaktır. Çalışma Soruları : Çağımızda kozmopolit, küresel yöneticiye neden gereksinim duyulmaktadır?
|