http://aysegulyildirimkaptanoglu.com/rsmlr/dosya/mednigenelesaslar.ppt Medeni Hukuk (AÖF NOTLARINDAN ALINMIŞTIR) Medeni hukuk, özel hukukun en geniş ve en önemli dalıdır. Bu özelliğinden dolayıdır ki çoğu zaman medeni hukuk ve özel hukuk terimleri eş anlamda kullanılmaktadır. Medeni hukukun içeriği o kadar geniştir, yani medeni hukukun düzenlenme alanına giren sosyal ilişkiler o kadar çok ve çeşitlidir ki, bu yüzden bunları kapsayacak ve medeni hukuku tam anlamıyla ifade edecek bir tanımlama yapmak çok güçleşmektedir. Nitekim, doktrinde yazarlar medeni hukuku çeşitli şekillerde tanımlamaktadırlar. Biz bunlardan sadece birini vermekle yetineceğiz. Bir görüşe göre “Medeni hukuk, kişilerin toplum halinde yaşaması bakımından bir hüküm ve değer ifade eden bütün eylem ve davranışlarını, işlem ve ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür”. Medeni hukukun toplum hayatındaki önemi çok büyüktür; çünkü günümüzde medeni hukukun düzenlediği ilişkilerin herhangi biriyle ilgisi olmayan bir kimsenin bulunabileceğini düşünmek dahi mümkün değildir. Gerçekten, her insan doğduğu anda, hatta sağ doğmak koşuluyla ana karnına düştüğü anda medeni hukukla temasa geçmektedir. Nitekim Medeni Kanunumuz bir kimseyi, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren hak sahibi olarak kabul etmektedir (MK. m. 28/II) . Bir kimsenin doğumundan ölümüne kadar geçen zaman içerisinde giriştiği ilişkilerin pek büyük bir kısmı da medeni hukuk tarafından düzenlenmektedir. Gerçekten, bir kimsenin hak ve fiil ehliyetleri, bunların şart ve içerikleri; kişiliğe dahil olan unsurlar, kişiliğin dahilen ve haricen korunması; bir kimsenin yakınlarıyla ve belli bir yerle ilişkisi (hısımlık ve yerleşim yeri) ; bir kimsenin ayrı cinsten bir başkasıyla devamlı bir hayat ortaklığı kurması (evlenme) , evlilik dolayısıyla gerek eşler gerek ana baba ile çocuklar arasında ortaya çıkacak ilişkiler; bir kimsenin bir eşyaya hakimiyeti dolayısıyla kendisi ile başkaları arasında baş gösterecek ilişkiler hep medeni hukukun konusuna girmektedir. Nihayet bir kimse öldükten sonra da medeni hukukla bir süre daha ilgilisini kesmez. Nitekim medeni hukukun bir kolu olan miras hukuku bir kimsenin ölümünden sonra onun para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının (terekesinin) kimlere ve nasıl geçeceğini düzenleyen kurallardan oluşmaktadır. Siz bir medeni hukuk tanımı yapabilir misiniz? Diğer taraftan, günlük yaşantımızda sık sık yaptığımız işlemlerin büyük bir çoğunluğu da, medeni hukukun bir kolu olan borçlar hukukunun konusuna girerler. Bu gibi işlemleri bütün hayatı boyunca hiç yapmamış olan bir gerçek kişi düşünebilir miyiz? Bunun imkansız olduğunu söylemek, pek de yanlış olmaz; çünkü insan olarak hayatımızı sürdürmek üzere çeşitli hukuki işlemler yapmak zorundayız. Örneğin her şeyden önce gıda maddelerine muhtacız. Sonra barınacak bir yere ihtiyacımız vardır. Keza giyecek ve yakacak maddelerine de sahip olmak zorundayız. Bütün bunları nasıl sağlayacağız? İşte bütün bunları sağlamak üzere yapmak zorunda olduğumuz hukuki işlemler, borçlar hukuku tarafından düzenlenmektedir. Örneğin bir elbiseye ihtiyacımız olunca, kumaşa satım sözleşmesi yaparak sahip oluruz; sonra terzi ile istisna (eser) sözleşmesi yaparak elbisenin dikilmesini sağlarız. Kumaşın bedelini veya terzinin ücretini ödeyecek paramız yoksa, bunu bir dostumuzla yapacağımız karz sözleşmesi yoluyla temin ederiz. Barınacak bir yere sahip olmak üzere çoğu kez başkasıyla “kira sözleşmesi” yaparız. Yakın bir arkadaşımızın borcuna kefil oluruz. Okula veya işyerimize erişmek üzere bindiğimiz otobüs veya dolmuşta; eğlenmek üzere gittiğimiz sinema veya tiyatroda; karnımızı doyurmak üzere yemek yediğimiz lokantada otobüsün, dolmuşun, sinemanın, tiyatronun ve lokantanın sahipleriyle olan ilişkilerimiz de hep borçlar hukuku tarafından düzenlenmektedir. Medeni hukukun toplum hayatındaki önemini belirtecek sizinle ilgili bir örnek verebilir misiniz? Daha önce bunların medeni hukuk içinde düzenlenmiş olduğunu biliyor muydunuz? Görülüyor ki, sosyal hayatta doğumumuzdan ölümümüze kadar giriştiğimiz veya içerisinde bulunduğumuz ilişkilerin çok büyük bir kısmı, medeni hukukun konusuna dahil bulunmaktadır. Bu itibarladır ki, medeni hukukun sosyal hayattaki önemi ve rolü inkar edilemeyecek kadar büyüktür. Çoğumuz içerisinde bulunduğumuz ilişkilerin, sosyal hayattaki birçok eylem ve davranışımızın medeni hukuk tarafından düzenlendiğini bilmeyiz; ama yine de medeni hukukla ilişkiye geçeriz. Medeni hukukumuzun en başta gelen kaynağını, 1 Ocak 2002 günü yürürlüğe giren “Türk Medeni Kanunu” ile 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan “Borçlar Kanunu” oluşturur. Ancak bu iki kanun dışında medeni hukukla ilgili birçok özel kanun vardır. İsviçre’den alınmış olan ve 75 yıl gibi uzun bir süre yürürlükte kalan Türk Kanunu Medenisi 1 Ocak 2002 günü yürürlükten kalkmıştır. Medeni Kanun 7 maddelik bir “Başlangıç” kısmından sonra dört kitaba ayrılmıştır. Bunlar da “kişiler hukuku”, “aile hukuku”, “miras hukuku” ve “eşya hukuku” dur. “Borçlar hukuku” ise Medeni Kanunumuzun adeta beşinci kitabı niteliğinde sayılabilecek “Borçlar Kanunu” tarafından düzenlenmiştir. Yukarıda medeni hukuka girmekte olan ilişkilerin mahiyet ve özellikleri bakımından çok çeşitli olduklarını belirtmiştik. Tabiatıyla bu çok çeşitli ve birbirinden farklı olan ilişkileri düzenlemekte olan hukuk kuralları da çeşitlidir. O halde, mahiyet ve özellikleri itibariyle birbirine az çok benzeyen ve birbirine yakın olan ilişkileri, dolayısıyla da bunları düzenleyen kuralları bir araya toplamak, bunları bir sıraya, bir düzene sokmak gerekir ki, buna medeni hukukun sistemi denir. Medeni hukuk, düzenlemekte olduğu ilişkilerin mahiyetlerine göre beş kısma ayrılır. Bunlar: kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku, eşya hukuku ve borçlar hukukudur. Aşağıda bunları kısaca açıklayacağız: Medeni hukuk çoğu zaman neden özel hukukla eş anlamda kullanılabilmektedir? Kişiler Hukuku Kişiler hukuku, hak sahibi olan varlıkların (kişilerin) türlerini, ehliyetlerini, kişisel durumlarını, yakınları ile olan ilişkilerini (hısımlığı) , belli bir yer ile olan ilgilerini (yerleşim yeri) ; kişiliğin başlangıcı, sona ermesi ve korunmasını düzenleyen medeni hukuk koludur. Kişiler hukukuna giren konulardan bazılarını ileride ele alarak inceleyeceğiz. Aile Hukuku Aile hukuku, kısaca aile ilişkileri diyebileceğimiz birtakım ilişkileri düzenleyen medeni hukuk koludur. Bu hukuk kolunun konusuna nişanlanma, evliliğin meydana gelmesi, eşlerin karşılıklı hak ve yükümlülükleri, ana babanın çocukların kendisi (şahsı) ve malları üzerindeki hak ve yükümlülükleri (velayet) , evliliğin ortadan kalkması, ana baba ile çocuklar arasındaki hukuki bağlantı (soy bağı) , aile fertleri arasındaki ilişkiler, korunmaya muhtaç olan kişilerle ilgili koruma önlemleri (vesayet) gibi konular girmektedir. . Ailenizle olan ilişkilerinizi düşününüz. Bu ilişkilerinizin hangileri medeni hukuk içinde düzenlenmektedir? Miras Hukuku Miras hukuku, bir gerçek kişinin (insanın) ölümünden sonra para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının (terekesinin) kimlere ve nasıl geçeceğini düzenleyen hukuk kurallarından oluşmaktadır. Yaşamın İçinden Örnek: Babalarından kalan mirası paylaşamayan üç kardeş mahkemelik oldu. Yukarıdaki tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, miras hukukunun düzenleyeceği iki ana sorun vardır: Miras kime kalacak, miras nasıl geçecek? Medeni Kanunumuz bu sorunları mirasçılar ve mirasın geçmesi başlığı altında düzenlemiştir. Miras, mirasçılara kalır. Mirasçı, ölen kimsenin mirasının (terekesinin) geçtiği gerçek veya tüzel kişidir. Ölmüş olması sebebiyle terekesi mirasçılarına geçen kimseye miras bırakan (muris) , onun mirasa konu olan bütün hak ve borçlarının toplamına da tereke veya miras denir. Eşya Hukuku Eşya hukuku, kişilerin bir eşya üzerindeki hakimiyet ve tasarruflarının mahiyet ve türlerini, onların bu hakimiyet dolayısıyla diğer kişiler ile olan ilişkilerini düzenleyen medeni hukuk koludur. Eşya hukukunun konusunu büyük çapta ayni haklar oluşturmaktadır. Ayni hak, eşya dediğimiz maddi mallar üzerinde sahibine geniş yetkiler veren ve herkese karşı ileri sürülebilen bir haktır. Borçlar Hukuku Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. “İki taraf arasında mevcut olup bir şeyin verilmesini, yapılmasını veya yapılmamasını öngören bağ” şeklinde tanımlayabileceğimiz borç ilişkisinin doğumu, hükümleri, türleri ve sona ermesi gibi hususlar borçlar hukukunun konusunu oluşturur. Borçlar Kanunumuza göre, iki taraf arasında bir borç ilişkisi ya hukuki işlemlerden (örneğin satım, kira, vekalet gibi sözleşmelerden) veya haksız fiillerden (örneğin bir kimsenin evinin camını kırma, bir kimseyi yaralama gibi eylemlerden) ya da sebepsiz zenginleşmeden doğabilir. Borç ilişkisindeki tarafların birine alacaklı, diğerine borçlu, alacaklının borçludan isteyeceği (talep edeceği) , borçlunun da yerine getirmekle yükümlü olduğu davranış biçimine de edim denir ki, bu da ya bir şey vermek veya bir şey yapmak ya da bir şey yapmaktan kaçınmak şeklinde olabilir. |